Erdal Çil

Tarih: 14.08.2025 20:51

SESSİZLİĞİN SESİ OLMAK

Facebook Twitter Linked-in

Şehrin gürültüsüyle ilgili şu fakir, yazma imkânı bulduğu her platformda yazdı, yazmaya da Allah izin verdiği sürece devam edecek. Düsturumuz: Gürültünün sesi var, sen sessizliğin sesi ol dercesine.

Sessizliğin sesi de olur mu, kim duyar, kim kulak verir bu sese demeyin. Ama bu fakirden çıkan ama bir yerlerden gelen sessiz seslenişler etkisini göstermiş ki evimizden çok rahat duyulan ezan seslerini bir süredir duyamıyoruz. Sorduk soruşturduk, dediler ki ‘desibeli gürültü kapsamında biraz kısıldı. Müftülüğümüze bir hayli şikâyet geldi’.

Demek ki şehirde gürültü anlamında desibeli en fazla olan ezan sesiymiş diyecektim ki; misafirliğe gittiğim Toki Konutları ve Genç Yapı’da ikamet eden arkadaşların orada işin bu kadarla da kalmadığını bizzat gözlemledim. “Eskiden gürültüden evin önünde, bahçede oturamazdık. Hepsinin sesi birbirine karışır, o işkence bitsin diye gece yarılarına kadar yatağımıza giremezdik ama şimdi yaklaşık her gün düğün var ama sesleri duyulmuyor.”

Şimdi bu satırları Muğla dışından okuyan okurlarımız hemen heyecanlanıp, ‘Ne güzel! Bütün şehir olarak sessiz ve huzurlu bir kent için kolları sıvadınız’ deyip acele etmesinler! Şehrin hemen her yanında gürültü, bütün pervasızlığıyla giderek artmakta. Resmi plakalı ağır vasıtaların çoğunda bile canavar dediğimiz kornalar, özellikle gençlerin kullandığı araçların çoğunda aşırı yüksek ses üreten müzik sistemleri, sayıları araç sayılarının üzerine çıkan motosikletlerde bomba seslerine benzer yüksek sesler çıkaran egzozlar, pervasızca çalınan kornalar haritada Anadolu’nun en batısında yer alan bu şehri tam bir Ortadoğu şehri yapmakta. Yapılan denetimler, uygulanan cezalar da caydırıcı olmaktan ziyade ‘onlar yapsın, arada çıkar basarız cezayı’ türünden sonuç vermeyen uygulamalar. 

Acaba bu seslere sebep olan araçların denetimine ilişkin vatandaş olarak neler yapabiliriz diye yapay zekaya sorduğumda ise aldığım cevap da ilginçti. Mobil kaynaklar (araçlar, motosikletler) sabit ölçümle değil, genellikle ekiplerin gözlemiyle denetleniyor. Bu da süreklilik ve görünürlük açısından eksiklik yaratabiliyor. Toplu şikayetler daha hızlı işlem görüyor. Ezan ve düğün gibi sesler genellikle birden fazla kişiyi etkilediği için belediye gibi kurumlara daha çok, daha örgütlü şikayetler gidiyor ancak bu tür mobil araçlara karşı böyle bir toplu şikayetler yapılmıyor. Ayrıca egzoz sesi ölçümü için özel cihazlar ve teknik bilgi gerekiyor. Her ekipte bu donanım olmayabiliyor.

Pekiyi ne yapmalıyız dediğimde ise aldığım cevap:  

  1. Şikâyet bildirimleri: Muğla Büyükşehir Belediyesi’nin 444 48 01 hattı üzerinden motosiklet ve araç kaynaklı gürültü şikayetleri yapılabilir.
  2. Toplu başvuru: Mahalle bazlı toplu şikayetler, denetimlerin artmasına neden olabilir.
  3. Farkındalık çalışmaları: Yerel medya ve sosyal platformlarda bu konunun gündeme taşınması, kamuoyu baskısı oluşturabilir.

 

Anlaşılıyor ki düğün sesi, ezan sesi gibi şikayetlere karşı gereğini yapan belediyelerimiz ve ilgililerin bu konulara da kayıtsız kalmayacakları anlaşılıyor. O zaman bizlerin de şehrimizde, gece gündüz demeden artan yüksek sesli araç kornaları, gürültülü ekzoz seslerine karşı üzerimize düşeni yapıp hatta plaka plaka bildirmemiz gerekecek ki gürültüye karşı sessiz kalmamış olalım.

Şehirde her evden çıktığımız gün türlü sorunlar, türlü görüntülerle karşılaşıyoruz. Özellikle kendimiz için olduğu kadar şehirde birlikte yaşadığımız diğer bütün canlılar için sakıncalı bulduğumuz bütün uygulamalara karşı duyarlılık oluşturamazsak kentin her geçen gün bizi daha da boğacağından şüphe yok. Şehrin emin insanlarının da sizin gördüğünüz her sorunu illa görecek diye bir kural da yok. Günümüzde artık bu sorunları onlara ve bütün yetkililere de ulaştırmanın yolu yapay zekanın da belirttiği gibi toplu şikayetler, farkındalık çalışmaları ile yerel medya ve sosyal medya platformlarından geçiyor. 

 

Gürültünün zaten çirkin de olsa bir sesi var. Bize düşen de özlediğimiz, aradığımız sessizliğin sesi olmak. 

 

Turizm ve eğlence sektörü veya motosiklet kullanıcıları gibi mesleki örgütler, yeri geldiğinde kendilerine karşı yapılan haksız uygulamalara karşı bir olup seslerini duyurabiliyorlarken oturduğu konutunda hastasının, bebeğinin, yoğun çalışan evdeşinin rahat uyuması için; uyku bozuklukları yaşamamak için, anksiyete, stres, dikkat dağınıklığı gibi rahatsızlıklar yaşamamak için sessiz kalmak değil bilakis sesimizi duyurmamız gerekmiyor mu? 

 

Unutmayalım ki günümüzde kendi değerleriyle iç içe yaşayabilen, huzurlu belde olarak kalabilmek çok güç ve çok da büyük bedeller istiyor. Biz hak etmezsek, biz şimdiden küçük küçük de olsa üzerimize düşeni yapmazsak kimse bize bizim adlarını bile anmaktan imtina ettiğimiz haklarımızı bir tepsi içinde bize sunmazlar. Tarihte de hiçbir hak verilmedi ve hep mücadelelerle alındı. 

 

Ben şehrime, şehrimin içinde, şehrini düşünen insanlarımın ferasetlerine güveniyor ve gürültüye karşı da sessizliğin sesi olarak seslerini yükselteceklerine inanıyorum. 

 

Sessizliğin sesini olabilenlere, duyurabilenlere selam olsun.

 

 Kalın sağlıcakla… 

                                                                                                    Erdal Çil


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —